Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Maecenas varius tortor nibh, sit amet tempor nibh finibus et. Aenean eu enim justo. Vestibulum aliquam hendrerit molestie. Mauris malesuada nisi sit amet augue accumsan tincidunt. Maecenas tincidunt, velit ac porttitor pulvinar, tortor eros facilisis libero, vitae commodo nunc quam et ligula.
Fusce porttitor, ante quis auctor suscipit, velit nunc hendrerit dui, et efficitur metus elit sed purus Donec imperdiet mauris consequat massa condimentum blandit ut quis risus.
methods and techniques to
taking raw data - mining.
methods and techniques to
taking raw data - mining.
methods and techniques to
taking raw data - mining.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Bebeklerin ateşi birçok hastalıktan dolayı çıkabilir, bebeğinin ateşinin çıktığı farkeden ebeveynler ateş ölçer ile ateşin kaç derece olduğunu ölçmelidir.
Eğer ateş 38 derece ve üstünde ise mutlaka doktora götürülmelidir.
Bebeğin ateşi çıktığında evde ilk müdahale ise bebeği soymak ve ılık su ile banyo yaptırmaktır.
Bebeğe hafif giysiler giydirilmeli ve emzirilmelidir. Eğer bebeğin ateşi düşmedi ise mutlaka doktora götürülmelidir.
Ateşli bebeğin üstü örtülmemelidir, ortam ısısına dikkat edilmelidir.
Bebeğin huzursuzluğu giderilmeye çalışılmalıdır. Bebekler ateşlendikleri zaman uykuya daha eğilimli olmaktadırlar. Bebek uyuduğu sırada kalın giysiler giydirilmemelidir.
Bebekler yaşama gözlerini açtıktan sonra uyku ve beslenme gibi düzenleri ebeveynleri tarafından oluşturulmaya başlar.
Yenidoğan bebekler günün belirli bir kısmını uyuyarak geçirirler ve acıktıkları zaman uyanıp ağlamaya başlar ve emzirilmek isterler.
Bebeğe uyku eğitimi vermek için öncelikle kucakta uyutma, sallama gibi etkenler olmadan kendilerinin uyumaları sağlanmalıdır.
İlk aylarda bebek düzenli bir şekilde uyumayabilir, zamanla düzeni oturmaktadır. Uzmanlar, anne ve babaların uyku eğitimine 3 ve 4. aydan itibaren başlamasını önermektedirler.
Bebeğin uyku eğitimine başlarken yumuşak geçişler yapılması çocuğun adapte olması bakımından önemlidir, bebek yatağına yatırıldığında sakin ve huzurlu hissetmesi adına sırtına masaj yapılabilir.
Bebekle hep temasta olmak gerekmektedir, bu sayede bebek uykuya daha hızlı geçer ve sakinleşir, bebek uykuya geçmeden önce yaptıracağınız ılık bir banyo onun uykusunu daha çok getirmektedir ve daha kolay uykuya geçmesin sağlamaktadır.
Bebeğin belirli uyumaya saatleri planlanmalıdır. Bu sayede bebek uykuya daha iyi adapte olur ve rutin haline getirip daha kolay alışmaktadır.
Bebek yalnız bırakılıp tek başına uykuya dalmaya zorlanmamalıdır, bu ona güvensiz ve huzursuz hissettirebilir, bu süreç uzun ve sıkıntılı geçebilir fakat uyku düzeni oturduktan sonra ebeveynler oldukça rahatlar ve çocuğun uykusu bundan sonraki dönemde düzenli bir şekilde devam eder. Uyku rutini kazanılmış olur.
Eğer bebek uyku rutinine alışmayı reddediyor ve huysuzlanıyorsa birkaç hafta beklemek ve bebeğin sakinleşmesine fırsat vermek gerekir.
Bebek annesinin elini tutarsa daha sakin ve huzurlu bir şekilde uykuya dalar, anne bebeğin başından uyuya kadar ayrılmamalıdır.
Bebek zamanla uykuya dalmaya başladığında onu uyurken tek bırakmak sorun olmayacaktır, çünkü bebek kendi uyumaya başlamış olur.
Ebeveynler, bebeklerini kucaklarına aldıklarından itibaren onların sağlıkla büyümesi için çabalar.
Bebekler hayata gözlerini açtıkları ilk andan itibaren anne sütü ile beslenirler.
Gerekli besin ve vitaminlerini anne sütü ile karşılayan bebekler, acıktığı zaman zarfında ağlamaya başlar, huysuzlanır ve kucağa alındığı andan itibaren göğüse doğru yönelir.
Bebek acıktığı anda ağzını açabilir, dili dışarı çıkarıp mırıldanabilir. Anneler bebeklerini düzenli olarak 2-3 saatte bir emzirmelidir.
Bebekler dünyaya gözlerini açtıklarından itibaren ebeveynleri tarafından özenle büyütülürler.
Anneler bebeklerinin tüm ihtiyaçları ile ilgilenir, bebeğin sağlıkla beslenmesi, altının değiştirilmesi ve konforlu bir şekilde uyuması ailesi için önemlidir.
Bebek anne sütü ile beslenmesini tamamlar, acıktığında ağlar ya da huysuzlanır.
Anneler bebeklerinin doyduğunu, sakinleşmelerinden, uykuya rahatlıkla dalmalarından ve emme gücünün yavaşlamasından anlayabilirler.
Bebek doyduğu andan itibaren annesinin göğsünü yavaş emmeye başlar, çoğu bebekte emerken uyuyakalmaktadır.
Anneler, bebekleri dünyaya geldiklerinden itibaren onları en güzel şekilde büyütmeyi hedeflerler.
Bebeklerin emme refleksinin yerinde olmasını, düzenli beslenmesini ve düzenli uyumasını isterler.
Bebeklerin emme gücü doğuştan gelmektedir, bebekler içgüdüsel olarak emmek ister.
Bebeğin emme gücünü desteklemek için annelerin yapması gereken şeylerden biri ise bebeğin emmesi için onu göğüse yaklaştırmak ve göğsü ona doğru uzatmaktır.
Bebeğin emme gücünü etkileyen faktörler ise doğru bir pozisyon olmamasıdır, ayrıca emzirme saatlerini değiştirmekte emme gücünü etkiler.
Sütün az gelmesi veyahut çok gelmesi de bebeğin emme gücünü etkileyen faktörler arasındadır.
Anne adayları bebeklerinin varlıklarını öğrendikten sonra, onların gelişimi için yediklerine daha çok dikkat ederler, anne adayının yediği besinler bebeğe de katkı sağladığı için bol mineralli gıdalar tercih edilir.
Bebeğin gelişimi için balık, süt ve süt ürünleri, baklagiller ve protein kaynakları bol bol tüketilmelidir, meyve ve sebze öğünlerde mutlaka bulunmalıdır.
Anne adayı sağlıklı beslenmeye başlamalıdır ve paketli gıdalardan uzak durmalıdır. Vitamin açısından zengin yiyeceklere öğünlerde yer verilmelidir.
Mutlaka folik asit takviyesine başlanmalı ve bol su tüketilmelidir.
Magnezyum ve demir içeren gıdılar tüketilmelidir.
Anne adaya düzenli yürüyüşler yapmalıdır ve sağlıklı bir uyku düzenini hayatına entegre etmelidir.
Mutlaka düzenli kontrollere gidilmelidir bebeğin gelişimi yakından takip edilmelidir.
Hamilelik döneminde geç saatlerde yemek yemek sindirim sorunlarını beraberinde getirir, anne adaylarının bu konuda dikkatli olması gerekmektedir.
Sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklardan hamilelik döneminde uzak durulmalıdır, bebeğin gelişimi için anne adayları bu konuda önlemlerini almalıdır, sigara içilen ortamlarda dahi durulmamalıdır.
Anne adayları çok uzun süre ayakta kalmamalıdır ve ağır sporlar yapmamalıdır.
Anne adayları her gün karınlarına hafif masajlar yaparak kendilerini ve bebeklerini ruhsal olarak rahatlatabilirler.
Anne adayı fiziksel gelişimlere dikkat ettiği kadar ruhsal gelişimlere de dikkat etmelidir. Sinir, stres, kızgınlık ve tartışma gibi öfkesel durumlar anne adayı kadar bebeği de etkilemektedir. Bu tarz durumlardan uzak durulmalıdır.
Anne bebeği ile iletişim halinde olmalıdır, bu sayede bebek anne sesine daha yatkın ve alışkın hale gelir, huzurla gelişimini tamamlar.
Dünyaya yeni gözlerini açmış her bebek, doğumdan sonra belirli testlerden geçer ve aşılar olur.
Bebeğin yaşamına sağlıkla devam etmesi ve sonrasında oluşabilecek ya da varolan hastalıklarına karşı erken önlem almak adına bu testler mutlaka yapılmalıdır.
Bebekler doğar doğmaz K vitamini aşısıda olmaktadır. K vitamini insan vücudunda kanamanın durmasına ve kanın pıhtılaşmasına yardımcı olmaktır.
En önemli vitaminlerden biri olarak bilinen K vitamini, yeni doğan bebeklerde düşük seviyelerdedir, bundan dolayı K vitamini aşısı mutlaka yapılmalıdır.
Bebekler anne sütünden ve annenin yediklerinden dahi K vitaminini tam olarak almayabilirler.
Bebekler için en gerekli aşılardan biri olan K vitamini aşısı, herhangi bir risk içermemektedir.
K vitamini aşısı hayati önem taşımaktadır ve mutlaka yapılmalıdır.
Bebeklerde K vitamini eksikliğine bağlı kanamalar oluşmaması adına bu aşı mutlaka doğar doğmaz yaptırılmalıdır.
Bebekler doğdukları andan itibaren emzirilme ve uyuma refleksleri ile hayata başlarlar.
Acıkan bebek uyku anında olsa dahi emmek için uyanmakta ve ağlamaktadır.
Bebekler altına yaptıklarında da rahatsızlık hissedip ağlamaya başlarlar.
Bebeğin ağlaması normal ve doğaldır. Bebekler gece acıktıkları için uyanabilirler ve emzirildikten sonra geri uykuya dalarlar.
Gazı olan bebekte gece uyanabilmektedir. Bu sebeple bebeği uyutmadan önce mutlaka gazının çıkarılması gerekmektedir.
Bebek bu sayede kolaylıkla uykuya dalar. Bebekler ilk doğdukları zaman zarfında gece sık sık uyanıp anne sütü isteyebilir ve anne göğüsünde uyuyakalabilir.
Bebekler ilk 3 ay, geceleri 3-4 kez uyanabilir, anne sütü isteyebilir. 3-6 aydan sonra ise 2-3 kez gece uykularından uyanabilirler.
Bunun sebebi tamamiyle acıkma ve besin ihtiyacıdır.
Anne ve babalar bebeklerinin sağlıkla büyümesi adına ona yeterli desteği vermeye çalışıp gelişimini desteklemek için çaba gösterirler.
Bebekler bazı zamanlarda kabız ve ishal gibi durumlarla karşı karşıya kalırlar.
Bebekler beslenme düzenleri değiştiklerinde kabız olabilirler.
Bebeklerde kabız durumu, çoğunlukla anne sütünden ek gıdaya geçiş yapılırken gözlemlenmektedir.
Ayrıca susuzlukta bebeklerde kabıza yol açabilir.
Bebeklerde kabızın diğer nedenleri ise bağırsak problemleri, metabolizma da yaşanan sindirim sorunları, alerji ve lif eksiklikleridir.
Bebeklerin karnının şişmesi, bebeğin huzursuz olması, tuvaletini yaparken zorlanması ve uzun süredir tuvaletini yapmamış olması da kabızlık belirtileri arasındadır.
Bebekler dünyaya geldikleri zamandan itibaren anne sütü desteği ile beslenmeye başlarlar.
Anneler bebeklerini sık sık emzirirler, bebekler beslendikten sonra hıçkırık oluşabilir.
Yenidoğan bebeklerde hıçkırık daha fazla görülmektedir, bunun sebebi midenin büyümesi ve hıçkırığa yol açmasıdır.
Bebekler hava yuttuğu için hıçkırık oluşabilir, bebeğin gazının iyi bir şekilde çıkarılmaması da hıçkırığa yol açan sebeplerden biridir.
Eğer bebek sık sık hıçkırmaya devam ediyorsa emzirilmelidir, emmek bebeğe iyi gelecektir.
Hıçkırık 1 yaşına kadar görülebilir, hıçkıran bebeği dik bir pozisyonda tutmak iyi gelecektir.
Çocuk sahibi olmak birçok çiftin hayal ettiği duygulardan biridir.
Çiftler anne ve baba olduktan sonra bebeklerine özenle bakar ve en iyi şekilde büyümesi adına ellerinden geleni yaparlar.
Anne ve babaların en sık araştırdığı konulardan biri bebeklerine banyo yaptırma sıklığıdır.
Uzmanlar bebeklerin göbek bağlarına dikkat ederek banyo yaptırılmasını önermektedirler.
Bebeğin göbek bağına su gelmemelidir, göbek bağına su geldiği takdirde ise hemen kurutulmalıdır.
Bebeğin göbek bağı, bebek doğduktan sonra iki hafta içerisinde düşer, bu süreden sonra çocuk rahatlıkla banyo yaptırılabilir.
Uzmanların önerisine göre bebeğe haftada birkaç kez banyo yaptırmak yeterli olacaktır.
Fazlası ise bebeğin saç derisine zarar verebilir. Bu sebep ile hassas ve dikkatli olunmalıdır.
Özellikle kış aylarında bebeğin üşümemesi sık sık banyo yaptırılmamalıdır.
Her anne hamileliğinden itibaren bebeğinin dünyaya sağlıkla gelmesini bekler.
Anne ve babalar bebekleri doğduktan sonra onun ihtiyaçları ile yakından ilgilenirler.
Bebeğin yemek yemesi, uyuması ve huzurlu hissetmesi için ellerinden geleni yaparlar.
Bebekler doğduklarından itibaren, acıktıkları için, uykusuz kaldıkları için, altına yaptıkları için ağlayabilirler.
Bebeklerin iletişim anlamında kendini ilk ifade etme yolu budur.
Üşüdüklerinde, çok sıcak olduğunda ve bunaldıklarında da ağlayabilirler ve sıkıntılarını bu şekilde dile getirmeye çalışırlar.
Bebek ağladığında aç olup olmadığı anne ve babası tarafından kontrol edilmelidir, altına yapıp yapmadığına bakılmalıdır.
Bebek yatağında durmuyor ise kucağa alınmalıdır, bebek anne ve babasının sıcaklığı hissetmek istiyor olabilir.
Ağlarken bebeğin sırtına masaj yapmakta onu sakinleştirmektedir.
Bebek ve anne arasındaki bağ olarak bilinen göbek bağı, doğumdan sonra bebekte kısa bir parça olarak kalır ve zamanla iyileşip düşmesi beklenir.
Göbek bağına düşeceği zaman zarfına kadar dikkatli bir şekilde özenle bakılır, göbek bağının yara haline gelmesini önlenmelidir, kanama gibi durumlarda mutlaka bir hekime başvurulmalıdır ve düzenli temizlenmesi gerekmektedir.
Göbek bağı düşmeden banyo yaptırılmak istenirse, bağ çok fazla suya maruz kalmamalıdır, su ile hafif bir şekilde temizlenebilen bağ, fazla suya maruz kaldığında iyileşme uzayabilir.
Göbek bağı nemli kalmamalı ve kurutulmalıdır.
Göbek bağı düşmeden banyo yaptırılmak istenilen bebek, ılık bir su, sabun ve bir bez yardımı ile sakin bir şekilde, göbek bağına aşırı derecede su temas etmeden temizlenip yıkanabilir.
Anne ve babalar bebeklerini kucaklarına aldıklarından itibaren onun tüm ihtiyaçlarını gidermek ve gelişimini desteklemek için mücadele ederler.
Ebeveynlerin çocukları için en çok dikkat ettiği unsurlardan biri kıyafet seçimidir.
Kumaş, doku, renk gibi konuların öne çıktığı kıyafet seçimleri hamilelikten itibaren yapılmaya başlar.
Kıyafet seçimi yapmak için araştırmalar yapan anne ve babalar öncelikle kalın ve ince giysiler almaya dikkat ederler.
Yazın doğan bebekler için ince ve pamuksu yapıda kıyafetler seçilirken kışın doğan bebeklere sıcak tutan ve pamuksu kıyafetler tercih edilir.
Bebek giysileri 100% pamuklu olmalıdır, bebeklerin cilt sağlığı için nefes alan kumaşlar tercih edilmelidir, bebeğin cildini tahriş edecek kıyafetlerden uzak durulmalıdır, sentetik ürünler asla tercih edilmemelidir, çünkü bebeklerin cildi hassastır.
Bebeklere çok dar kıyafetler alınmamalı ve giydirilmemelidir, yünlü kıyafetlerden de uzak durulmalıdır. Kıyafetler mutlaka bebeğin kilosuna göre alınmalıdır ve hafif derece de bol olmalıdır.
Anne ve babalar bebeklerinin sağlıklı büyümesi adına çaba gösterir ve bebeklerinin hasta olmaması adına ellerinden geleni yaparlar.
Bebekler ishal, kabızlık, ateş ve kusma gibi durumlar yaşadığında gözlemlenmeli ve hastalık belirtileri devam ederse doktora gösterilmelidir.
Bebek kusuyorsa bunun nedeni, mide ve bağırsak problemleri, bebeğin fazla yemek yemesi, soğuk algınlığı, grip ve reflü olabilir.
Bebek bazı zamanlar fazla sütü kusabilir. Eğer bebekte enfeksiyon varsa kusmaya ishalde eşlik edebilir.
Bebeklerin kusması normal karşılansa da sık sık kusması enfeksiyon sebebi ile gerçekleşebilir. Bu yüzden bebek mutlaka bir doktora götürülmelidir.
Bebeklerin Ateşi Kaç Derece Olmalı? Kaç Derece Olursa Doktora Götürülmelidir?
Bebekler birçok etkenden dolayı hastalanabilir ve ateşleri çıkabilir. Bebeğin ateşinin 36 derece olması normaldir. 38 derece ve üstü ise yüksek ateş olarak bilinmektedir.
Bebeklerin ateşi, idrar yolu enfeksiyonları, soğuk algınlığı, orta kulak enfeksiyonları, mikrop, solunum yolları enfeksiyonları ve sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi etkenlerden dolayı yükselebilir.
Bebeklerde ateş belirtileri, vücut sıcaklığının yükselmesi, yanaklarda kızarma ve çocuğun huzursuz olmasıdır.
Bebeklerin ateşi 38 derece ve üstünde ise mutlaka doktora götürülmelidir. Bebek yüksek ateşten dolayı havale geçirebilir. Çocuk doktor gözetiminde olmalıdır.
Bebeğin anne karnındaki döneminde, kafatasındaki kemikler arasında bıngıldak adı verilen bölgeler bulunmaktadır.
Bıngıldak, doğumdan önce 6 tane olur ve genellikle doğum öncesinde 5 tanesi kapanmaktadır.
Ne Zaman Kapanır?
Bebeklerde bıngıldağın kapanma süresi ise 12 ile 18 ay arasındadır.
Bu durum bebeğin sağlıklı gelişimine de bağlıdır. Bazı bebeklerde bu süre 24 aya kadar çıkabilir.
Bıngıldağa Dokunmak Tehlikeli midir?
Bıngıldağa dokunmanın bir zararı olmasa da yinede hassas ve dikkatli davranılmalıdır.
Sert darbe almadıkça bıngıldağa dokunmanın zararı yoktur.
Bıngıldak şiştiğinde ya da çöktüğünde mutlaka bir hekime başvurulması gerekmektedir, bıngıldağın şişmesi iltihap oluşumundan kaynaklanabilmektedir.
Bebekler doğduklarından itibaren ilk 6 aya kadar anne sütü ile beslenmeli ve sonrasında ek gıdaya geçmelidir.
Bebek 6 aylık süre zarfında, anne sütü ile bağışıklığı kuvvetlendirir, alması gereken tüm vitaminleri alır ve sağlıklı bir şekilde yaşamına devam eder.
Ek gıdaya geçişte dikkat edilmesi gereken durumlardan biri besinleri püre haline getirip öyle yedirmektedir. Bebeğin çiğneme, yutma refleksini zamanla geliştirmesini ve öğrenmesini beklemek gerekir.
Ek gıdaya geçerken, bebeğin başını dik tutup oturabiliyor olması oldukça önemlidir, çocuk bu sayede yiyecekleri kolaylıkla yutabilir.
Ek gıdaya geçişte ilk etapta günde tek öğün besin verilmesi tavsiye edilmektedir.
Bebek besinleri tadarken aç olmalıdır ve yumuşak uçlu plastik kaşıklar kullanılması önerilmektedir.
Anneler bebeklerini her gün düzenli olarak anne sütü ile besler ve gelişimine destek olurlar.
Anne sütünün birçok faydası bulunur, bebeğin sağlıkla büyümesi ve gelişmesi için anne sütüne ihtiyaç vardır.
Emziren anneler belirli bir zaman zarfından sonra göğüslerine bazı hassasiyetler yaşayabilir. Göğüs ucu yarası, göğüs ucu çatlağı, göğüste şişlik ve sertlik oluşması olağandır.
Göğüste şişlik ve sertlik oluştuğunda bebeği düzenli şekilde emzirmek ve göğüsün süt pompası ile boşaltılması yararlı olacaktır, süt yeterli bir şekilde boşaltılmazsa, ağrı, kızarıklık ve ateş oluşabilir.
Sonrasında ise ılık bir duş almak anne için rahatlatıcı olabilir.
Bebekler dünyaya gözlerini açtıklarından itibaren besin kaynağı olarak anne sütüne ihtiyaç duyar.
Anneler bebeklerini her iki saatte bir düzenli olarak anne sütü ile beslerler. Emziren annelerin en sık karşılaştığı durumlardan biri gaz sancısıdır.
Genellikle yenilen besinler sebebiyle oluşan gaz sancısı anneye ve bebeğe rahatsızlık vermektedir.
Gaz yapan besinlerden uzak durulması gerekmektedir, hangi besinin daha çok gaz yaptığı tespit edilmeli ve o besinden uzak durulmalıdır.
Çiğ meyve ve sebze tüketilmesi gaz sancısı yapabilir.
Gaz sancısı karın bölgesine masaj yapılarak geçebilir. Bebeklerde oluşan gaz sancısı için yüzüstü yatırmak ve sırtını ovalamak iyi gelen yöntemlerden biridir.
Emzirme esnasında bir diğer göğüse geçilirken bebeğin gazı mutlaka çıkarılmalıdır.
Anneler bebeklerini ilk doğdukları zaman zarfından itibaren onları özenle büyütmeye çalışır ve gelişimlerini desteklemek için çabalarlar.
Bebekler dünyaya geldiklerinden itibaren anne sütüne ihtiyaç duyarlar.
Anne sütü bebekler için en gerekli besin kaynağıdır, doğal olması ile de birçok yararı da bulunmaktadır.
Anneler bebeklerini emzirirken bazı zaman göğüslerinde yara ve göğüs ucu çatlakları oluşabilir.
Bu gibi durumlarda hemen tedavi edilmesi gerekir.
Yoksa bir sonraki emzirme anında annenin canı yanabilir.
Göğüs ucu çatlaklarına, göğüs ucu çatlak kremleri en iyi gelen yöntemlerden biri olarak bilinir.
Kremlerin emzirmeye engel olup olmadığı araştırılarak alınmalıdır.
Ilık su uygulaması da en sık tercih edilen yöntemlerdendir. Anneler bebeklerini emzirdikten sonra, her seferinde göğüs ucunu ılık su ile yıkamalıdır.
Bebekler dünyaya geldikleri andan itibaren anne ve babalarının gözetiminde olurlar.
Bebekler anne sütü ile hayata başlar ve gelişimini tamamlamak adına uzun bir süre anne sütüne devam eder.
Bebek anne sütünden gerekli vitaminleri alır ve büyümesi ciddi oranda desteklenir.
Bebekler acıktıkları zaman ağlayarak anne sütü ister ve bazende uyandığı andan itibaren anne sütüne ihtiyaç duyar.
Eğer bebek uzun süre uyuduysa ve bu zaman zarfında anne sütü içmediyse mutlaka uyandırılmalı ve emzirilmelidir.
Bebeğin aç kalmaması önemli bir unsurdur. Bebek en az iki üç saatte bir emzirilmeye özen gösterilmelidir.
Çünkü bebek bütün vitamin ve mineralleri anne sütünden almaktadır. Açlığını ise anne sütü ile gidermektedir.
Anne adayları hamilelik dönemlerinde bir an önce bebeklerini kucaklarına almak için sabırsızlanırlar.
Yenidoğan bebeklerini dikkatli emzirir ve tüm hareketlerini gözlemleyip, gözlerini bir an olsun onların üzerinden ayırmaz, yanlarından ayrılmazlar.
Yenidoğan bebeklerin bazı refleksleri bulunmaktadır.
Bu refleksler;
Arama-emme refleksi, moro (sıçrama) refleksi, yakalama refleksi, tonik-boyun, emekleme, çekme, hıçkırık ve adımlama refleksleridir.
Arama-emme refleksi;
Bebek beslenmek için bu refleksi kullanır, bebek bu refleks sayesinde memeyi bulur ve emer, bu refleksin olması gayet doğaldır.
Bu refleks gelişmemiş ise mutlaka bir hekime başvurulmalıdır.
Moro (Sıçrama) refleksi;
Bebek ani hareketlere bir anda sıçrayarak tepki verebilir, buna moro refleksi denmektedir. Bu refleks hamilelikte de görülmektedir.
Yenidoğanlardaki bu refleks dışarıdan gelen bir uyarı olmadığı takdirde kendiliğinden ortaya çıkıyorsa mutlaka bir hekime başvurulmalıdır.
Yakalama Refleksi;
Yakalama refleksi, bebeğin avucuna bir şey uzatıldığında, onu tutması ve kavramasıdır, bu refleks bebek ikinci ayını doldurduktan sonra istemli şekilde yapmaya başladığında son bulur.
Tonik-ense refleksi;
Tonik-ense refleksi, yatmakta olan bebeğin başının diğer yöne çevrilmesi ile birlikte gerilme ve kol-bacaklarda dışa doğru açılma ile gözlemlenmektedir.
Bebek bu refleksi uyku sırasında da yapabilmektedir.
Yenidoğan bebeklere doğumdan hemen sonra uygulanan bazı testler bulunmaktadır. Bebeklerden doğdukları andan itibaren 72 saat içerisinde kan, tarama ve işitme testine girmelidirler.
Bebekte herhangi bir sağlık problemi var ise bunu tespit etmek adına bu testler oldukça önemlidir.
Erken teşhis her zaman mühimdir ve hastalığın ilerlememesi için gereklidir, herhangi bir sağlık problemi ile karşılaşıldığı takdirde hemen önlem alınması gerekir.
Yenidoğan tarama testlerinde kan topuktan alınmaktadır.
Yenidoğan bebeklere uygulanan testler, fenilketönüri ve biotinidaz testleridir. Fenilketönüri, metabolik bir hastalık olarak bilinmektedir, bu hastalık önlem alınmadığı takdirde zeka geriliğine sebebiyet verebilir.
O sebeple bu test mutlaka yapılması gereken testler arasında yer alır. Biotinidaz ise vücutta biotin vitamininin üretimini sağlamaktadır.
Biotinidaz eksiliği gözlemlendiği takdirde önlem alınmaz ise beyin gelişimi olumsuz yönde etkilenir.
Yenidoğan bebeğe kalça çıkığı testide yapılmalıdır, ileride ortopedik sorunlar ile karşılaşmamak adına bu test oldukça önemlidir.
Yenidoğan bebeklerde işitme testi ve göz muayenesi de oldukça önem arz eder.
İşitme sorunlarını ve görme problemlerini erken teşhis ile önlemek mümkün hale gelir.
Bebeklere ilk doğdukları andan itibaren narince yaklaşılmalıdır.
Bebeklerin ciltleri hassastır. Kirli ve uzun süre değiştirilmeyen bezler, bebekte pişik oluşumuna sebep olabilir.
Bebeğin cildi kızarır ve kabarcıklar oluşur.
Pişik yayılabilir ve bu da bebeğe acı verebilir.
Pişiğin nedenleri, enfeksiyonlar, hassas cilt, kirli bezler ve sürtünme olabilir.
Bebeğin kıyafetlerinin dar olması bebeğin cildini tahriş edebilir.
Bebek ek gıdaya geçtiğinde de yediklerinden kaynaklı olarak pişik oluşabilir.
Pişik olan bölgenin hijyenine dikkat edilmelidir, bez sürekli değiştirilmelidir.
Hindistan cevizi yağının ve zeytin yağının pişiğe iyi geldiği söylenmektedir.
Pişik kremleri kullanmakta pişiğe iyi gelmektedir.
Bebekler emzirilmeye başlanıldıktan sonra ve emmeye alıştıktan sonra 3 ile 4. aylarda emzik kullanmaya başlarlar.
Emzik bebeğin rahatlamasını sağlamaktadır. Fakat belirli bir zaman diliminden sonra birçok ebeveyn bebeklerine emziği bıraktırmak istemektedir.
Emzik kullanımı en geç 2 yaşına kadar bırakılmalıdır.
2 yaşından sonra emzik kullanmak bebeğin dişlerine de zarar verebilir.
Emzik başından beri kontrollü bir şekilde kullanılmalıdır.
Bebek her ağladığında emzik vermek doğru bir seçenek değildir.
Bebek emzik istediğinde ona çeşitli sebze ve meyveler verilerek emzik kullanımının önüne geçilebilir.
Bebek emzik istediği anda dikkati dağıtılmalıdır.
Bebekler emzirilmeye başlanıldıktan sonra ve emmeye alıştıktan sonra 3 ile 4. aylarda emzik kullanmaya başlarlar.
Emzik bebeğin rahatlamasını sağlamaktadır. Fakat belirli bir zaman diliminden sonra birçok ebeveyn bebeklerine emziği bıraktırmak istemektedir.
Emzik kullanımı en geç 2 yaşına kadar bırakılmalıdır.
2 yaşından sonra emzik kullanmak bebeğin dişlerine de zarar verebilir.
Emzik başından beri kontrollü bir şekilde kullanılmalıdır.
Bebek her ağladığında emzik vermek doğru bir seçenek değildir.
Bebek emzik istediğinde ona çeşitli sebze ve meyveler verilerek emzik kullanımının önüne geçilebilir.
Bebek emzik istediği anda dikkati dağıtılmalıdır.
Anne adayları hamileliklerinden itibaren sağlıklarına dikkat ederek bebeğinin gelişimine de katkıda bulunmak için çabalarlar.
Doğumdan sonra ise yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeye devam etmektedirler.
Çünkü annenin yediği ve içtiği besinler sütüne geçer.
Emziren annelerin en sık araştırdığı konulardan biri ise hangi yiyecek ve içeceklerin süt yaptığıdır.
Rezene çayı, emziren annelere süt yapması için en çok önerilen çaylardan biri olarak bilinir.
Rezene çayı östrojen hormonunu uyarmaktadır ve bu çay anne sütünü arttırmaya yarayan galaktogog içermektedir.
Rezene çayı günde 1-2 bardak içilebilir.
Çok fazla tüketilmesi sindirim sorunlarına yol açabilir.
Anneler doğum yaptıktan hemen sonra bebeklerini emzirmeye başlamaktadırlar.
Yenidoğan bebeklerde emzirme sıklığı 2-3 saat aralıklarla olmalıdır.
Bebek her iki göğüsü de 10-15 dakika kadar emmelidir.
Bazı zaman bu süre artabilir.
Eğer bebek uzun süre emmediyse ve uyuyorsa uyandırılıp emzirilmelidir.
Bebek sık sık emzirildiği sürece düzeni oturur ve emmeye de alışır.
Bebek beslenme sırasında yavaşlayıp uykuya dalıyorsa bu durum bebeğin doyduğu anlamına gelir.
Anne adayı hamilelik sürecinden itibaren bebeği ile bağ kurmalı ve her zaman onunla iletişimde olmalıdır. İletişim bebek ve anne arasındaki bağı güçlendirir.
Bebeğinizle oyunlar oynamak, çevresini keşfetmesi, ailesini tanıması, sıkı bağlar kurması ve iletişimini kuvvetlendirmesi açısından oldukça önemli bir etkendir.
Sizin sesinizi duymak ona iyi gelecektir, göz teması kurmak oldukça önemlidir, onunla dans etmek ve eğlenceli aktivitelerde bulunmak aranızdaki bağı kuvvetlendirirecektir.
Çevresini anlamaya ve tanımaya çalışan bebek, ailesinin desteği ile yeni şeyler keşfetmeye ve ailesine alışmaya başlar.
Oyun oynamak her çocuğun keyifle sürdürebileceği bir aktivite olduğundan dolayı, bebeklikten itibaren onunla aktif bir şekilde oyunlar oynamak hem sosyal açıdan hemde psikolojik açıdan çocuğu geliştirmektedir.
Bebek ile düzenli şekilde oyunlar oynamak onun zeka gelişimine büyük katkı sağlar.
Oyun oynamak bebeklikten itibaren bir rutin haline getirilebilir, bebeğin seveceği ve ilgi duyabileceği tarzda yumuşak oyuncaklar alınarak oyunlar desteklenebilir.
Bebekle oyun oynarken göz teması kurmak çok önemli bir etkendir.
Bebeklikten itibaren iletişim kurulan, oyun oynanan çocuklarda bilişsel gelişiminin daha iyi olduğu gözlenlenmiştir. Oyun oynamak bebeğin hayal gücünü de aktive eder.
Ebeveynler bebekleri dünyaya geldiği andan itibaren ona en iyi şartları sunup en güzel şekilde bakımlarını yapmak isterler.
Bebeklerinin üşümemesi, terlememesi ve ateşlerinin çıkmaması için ellerinden geleni yaparlar.
Bebekler doğumdan sonra eve getirildikten sonra oda sıcaklığı 20 ile 23 derece arasında olması yeterli görülmektedir.
Bebeklerin vücut ısısı koltuk altı ölçümlerinde 36-37 derece arasında olmalıdır.
Kaloriferli evlerde aşırı sıcak olmamasına dikkat edilmelidir, bebekler kuru ortamdan etkilenebilir, bu sebep ile bebeğin yattığı odada mutlaka ıslak bir havlu bulundurulmalıdır, bebek bu sayede rahat nefes almaktadır aksi takdirde bebeğin burnu tıkanabilir.
Bebekler rahat nefes alabilecekleri havalandırılmış odalarda uyutulmalıdır, aksi takdirde bebek hasta olabilir.
Anne ve babalar çocukları dünyaya geldiklerinden itibaren onun tüm ihtiyaçlarını karşılamak adına ellerinden geleni yaparlar.
Çocuğun uyku düzenin oturması, beslenme alışkanlıklarının gelişmesi için çabalarlar. Bebekler ilk doğdukları zamanda anne ve babaları ile aynı odada uyurlar.
Bebekler gece uyandıklarında ve ağladıklarında annelerine hemen ulaşmak isterler, bu sebepten dolayı bebeğin yakınında olmak önemlidir, fakat aynı yatağı paylaşmak bebek için riskler taşıyabilir.
Bebek uyku anında ezilebilir, nefes alması yanlışlıkla engellenebilir ve ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir.
Bebeğin odası 3. aydan itibaren yavaş yavaş alıştırarak ayrılabilir, en fazla 2-3 yaşına kadar aynı odada kalınabilir.
Ayırmadığınız takdirde çocuğun kendine özgüveni oluşmaz ve tek yatmaktan korkup çekinebilir.
Bebek Hangi Pozisyonda Yatırılmalıdır?
Bebeklerin uyku düzeni ilk doğdukları zaman zarfında hemen oturmayabilir, zamanla düzenli şekilde uyumaya başlarlar.
Bebeklerin uyku eğitimine 3 ve 4. aydan itibaren başlanılmaktadır. Bebeğin uyuma saatleri planlanmalı ve düzenli bir şekilde uykuya geçmesi sağlanmalıdır.
Bebeklerin güvenli bir şekilde uyumaları için sırt üstü pozisyonda yatırılmaları önerilmektedir.
Bebeğin yüzü açık olmalıdır, çocuklar bu sayede düzgün bir şekilde nefes alırlar ve sağlıklı bir şekilde uyurlar.
Bebek uyurken aşırı kalın giydirilmemelidir, bu sayede terlemesi de önlenmektedir ve rahat uyuması sağlanmaktadır.
Bebeklerin yüzüstü yatırılması güvenli değildir ve tercih edilmemelidir
Bebekler her zaman anne ve babalarına ihtiyaç duyar ve ebeveynleri bebeğin sağlıklı gelişimine destek olur.
Bebekler bazı zamanlar rahatsızlanabilir ve ishal kabız gibi durumlar meydana gelebilir.
İshal, bebeğin beslenme bozukluklarından kaynaklı olabilir, alerjik nedenler, üşüme, inek sütü alerjisi, diş çıkarma, bağırsak enfeksiyonları, hijyen eksikliği ishalin nedenlerindendir.
Bebeklerde ishal görüldüğünde ve devam ettiğinde mutlaka hekime başvurulmalıdır.
Bebek ek gıdaya geçtiği zaman zarfında da ishal gözlemlenebilir.
Hafif ishal, günde 3 ya da 5 kere görülen ishaldir.
Orta şiddetli ishal 6 ile 9 kez arasında görülür.
Şiddetli ishal ise günde 10 kereden fazla görülen ishaldir.
Her bebek anne sütü ile beslenme serüvenine adım atar. Anne sütü bebeğin alması gereken tüm vitamin ve mineralleri bünyesinde barındırır.
Bebek anne sütü ile daha dinç ve sağlam bir bağışıklığa sahip olur. Bebekler 6. aya kadar sadece anne sütü ile beslenir, 6. aydan sonrasında ise ek gıdaya geçilebilir.
Bebek ek gıdaya geçtikten sonra da anne sütü içmeye devam eder.
Uzmanların önerisine göre en az iki yıl boyunca anne sütüne devam edilir.
Bebeğini sütten kesmek isteyen anneler ise, emzirmeyi azaltarak bebeği sütten kesebilir, bu sık tercih edilen yöntemlerden biri olarak bilinmektedir.
Bebek aniden sütten kesildiği takdirde mutsuz ve huysuz olabilir, bu durumu zamana bırakmak gerekmektedir.
Anneler sabahları bebeklerinden önce uyanıp hemen kahvaltısını hazırlayarak anne sütü istemesini önleyebilir, anneler bu zaman zarfında bebeklerine sütünü teklif etmemelidir, bebek istediğinde ise geri çevirmemelidir.
Bebeği sütten kesmek için aşamalı şekilde ilerlenmelidir, bebeği emme saatlerinde farklı aktivitelere yöneltmek, dikkatini dağıtmakta sütten kesme sürecinize yardımcı olacaktır.
Bebeklerin ciltleri ilk doğdukları andan itibaren hassas ve narindir.
Anne ve babalar bebeklerine banyo yaptırırken aşırı soğuk ya da aşırı sıcak su kullanmamaya özen göstermelilerdir.
Çünkü bebeğin cildi aşırı sıcak su ile tahriş olabilir ya da aşırı soğuk su ile bebek hasta olabilir. Suyun sıcaklığı kontrol edilmelidir.
Bebeğin üşümemesi gerekmektedir. Bebeğe banyo yaptırdıktan sonra mutlaka kurulanmalı ve hemen giydirilmelidir.
Bebeğe sık sık banyo yaptırılmamalıdır, bebeğin saç derisine ve cildine zarar vermemek adına bu önemli bir adımdır.
Bebeği yaklaşık 5 dakika yıkamak yeterli olacaktır.
Şampuan kullanılmak istenirse mutlaka bebeklere özel şampuanlardan kullanılmalıdır.
Çocuk, bebek küvetinde yıkanmalıdır.
Anne ve babalar bebeklerinin uyku düzenini belirlerken birçok noktaya dikkat etmelidirler.
Yenidoğan bebekler emdikten sonra uykuya dalabilir ve sık sık uyanarak acıktığı için ağlayabilir.
İlerleyen zamanlarda ise bebek büyüdükçe gece ve gündüz kavramını öğretmek gerekir.
Yenidoğan bebekler günde 11 ile 18 saat arası uyuyabilir, 2-3 aylık bebekler 3-4 saat aralıksız uyurken, 3 aylıktan sonra bebekler gece uykusuna daha çok alışmış olur ve rahatlıkla uyur.
Fakat ara sıra uyanarak ağlamaya başlayabilirler. Bebeklerin uyku rutinleri 1 yaşına kadar oluşturulmalıdır.
Bebek geceleri karanlık bir ortamda uyumalı ve uykuya alışmalıdır, bebeğin emzirme sonrasında gazı mutlaka çıkarılmalıdır.
Bebeğin terlememesi için uyurken çok kalın giydirilmemelidir. Oda sıcaklığının 22-24 derece arasında olmasına dikkat edilmelidir.
Göbek bağı hamilelikten itibaren anne ve bebeğin arasında en önemli bağlardan biri olarak bilinmektedir.
Göbek bağı doğumdan sonra, kısa bir parça olarak bebekte kalır ve zamanla düşmesi beklenir.
Bu süre zarfında göbek bağı, kuru ve temiz tutulmalıdır.
Göbek bağı doğumdan sonra 2 hafta içerisinde düşmektedir.
Göbek bağının doğal olarak, kendiliğinden düşmesi beklenmelidir. Bu bebeğin sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Bu zaman zarfında göbek bağına gerekli bakımlar yapılmalı ve dikkat edilmelidir.
Göbek bağı her bez değişiminden sonra temizlenmelidir.
Göbek bağı, bebek ve anne arasındaki bağlardan biridir, bebek göbek bağı sayesinde anne karnında yaşama tutunur, nefes alır ve beslenir.
Göbek bağı doğum anında kesilir ve kısa bir parçası bırakılır, bu parçanın zamanla düşmesi beklenir.
Bebekler doğduktan sonra göbek bağlarının bakımı düzenli olarak yapılmalıdır. Birçok anne bu konuda araştırmalar yapıp bilgi edinmektedir.
Göbek bağı bakımı, anne bebeğinin bezini her değiştirdiğinde uzman tavsiyelerine göre %70 alkol ile bakım yapılarak temizlenir. Bebek bezleri göbek bağına çok fazla temas etmemelidir.
Kardon epey kirlenmiş ise mutlaka su yardımı ile de temizlenmelidir ve kurutulmalıdır.
Göbek bağı mutlaka kuru kalmalı ve hava ile temas etmelidir.
Göbek bağı ile alakalı herhangi bir problem ile karşılaşıldığında mutlaka hekime başvurulmalıdır.
Bebeklerin cildi ilk doğdukları süreden itibaren hassastır ve çok fazla dokunulmaması, öpülmemesi gerekmektedir.
Yenidoğan bebeklerde akne ve sivilce gibi cilt sorunları sıklıkla görülmektedir.
Bu süre zarfında ebeveynler bebeğinin cilt temizliğine dikkat etmelilerdir.
Akne sorunu belirli bir süreden sonra geçmektedir, herhangi bir iz kalmamaktadır.
Bebeklerde akne, genellikle yüz ve boyun çevresinde çıkmaktadır.
Yenidoğan aknesi, bebek doğduğu andan itibaren ortaya çıkabilir, bebeğin doğduğu ilk haftalarda kendini gösterir.
Bebek bir aylık olduktan sonra çıkan aknelere ise bebek aknesi denir.
Aknelerin kendiliğinden geçmesi beklenir ve cilt her zaman temiz tutulmalıdır.
Bebeğin cildi ılık su ile yıkanmalıdır. Akne çok uzun süre geçmediği takdirde hekime başvurulması gerekmektedir.
Bebekler doğduktan sonra gelişimlerine anne sütü ile başlarlar, 6. aydan sonra ek gıdaya geçerler ve yeni besinler tatmaya başlarlar.
Bu süreçte anneler, bebeklerine sebze ve meyve püreleri yaparak, bebeklerine yeme kolaylığı sağlamaktadır.
Bebek çiğneme refleksi gelişmediği için büyük sebze ve meyveler boğazına kaçabilir. Bu süreçte bebekler her türlü gıdayı ufak ufak denemeye başlar.
Bebeklerin tüketmesi sakıncalı gıdaların en başında ise paketli ürünler, doymuş yağ içermekte olan gıdalar gelir, işlenmiş sosis ve salam, tatlandırıcı yiyecekler, bal, fındık, fıstık, ceviz, turşu gibi gıdalardan bebeklik döneminde uzak durulmalıdır.
Anne olmak hayattaki en güzel serüvenlerden biri olarak tanımlanır.
Bu serüvende anne için bebeğin sağlığı, büyümesi ve gelişimi oldukça önemlidir. Bebek dünyaya geldiğinden itibaren anne sütü ile yaşamına devam eder.
Anne sütü bebek için oldukça önemli bir besin kaynağıdır. Anne sütü bebeği hastalıklara karşı korur, vücudunun direncini artırır, bebeğin ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almasını sağlar.
Bebekler, doğdukları andan itibaren 6. aya kadar anne sütü haricinde bir besinle beslenmezler.
6. aydan sonra ilk kez katı gıdaya başlarlar. Bu süreçte bebeklerin mideleri çok küçük olduğu için aşırı besin yüklemesi yapılmamalıdır.
Ek gıdaya geçişte püre haline getirilen gıdalar tercih edilmelidir. Bu sayede bebeğin yutması kolaylaşmaktadır.
Emziren annelerin en çok karşılaştığı problemlerden biri olan gaz sorunu, hem bebeği hemde anneyi rahatsız edebilir.
Gaz sancısı çoğu zaman yenilen yiyeceklerden dolayı meydana gelir.
Özellikle lahana, soğan, karnabahar, brokoli, portakal, greyfurt, kavun, salatalık, mısır, yeşil mercimek, nohut ve bulgur gibi çoğu gıda gaz yapıcı özelliğe sahiptir.
Yoğun baharatlı yiyeceklerden de uzak durmak gerekmektedir. Gaz sancısı olduğunda bu besinlerden uzak durulmalıdır.
Gaz sancıları başladığında bol su içilmelidir, bu sayede gaz sancısı hafiflemektedir.
Anneler bebekleri doğduktan sonra onları her gün düzenli olarak anne sütü ile beslerler.
Anne hasta olduğu takdirde, hastalığın bebeğine geçmemesi için çaba gösterir.
Hastayken bebek emzirilebilir, annenin yaşamakta olduğu soğuk algınlığı ve nezle gibi rahatsızlıklar emzirme yolu ile bulaşmaz fakat bu süreçte bebeğe fazlası ile temas etmek, öpmek, çok fazla yaklaşmak doğru değildir.
Anne bu zaman zarfında, bebeğine dokunması gerektiği anlarda ellerini yıkamalı ve emzirirken maske takmalıdır, bebeğe çok fazla yaklaşmamalıdır.
Anne, bol bol su içmeli ve tedavi için doğal yöntemler uygulamalıdır.
Ihlamur, bal, limon ve adaçayı gibi doğal içerikler bu tür hastalıkların tedavisi için iyi gelebilir..
Anne ve baba olmak çocuklarının gelişimini desteklemek ve onlara emek vermek ile başlar.
Çocuklar ebeveynlerinin himayesindedir.
Bebeklerin yeme içme ve uyku düzenleri ebeveynleri tarafından belirlenerek karşılanır.
Bebekler ilk doğdukları zaman zarfında anneleri ile uyusa da belirli bir süreden sonra ayrı odaya geçirilebilir.
Uzmanlar 3-4 aylık bir bebeğin odasının ayrılabileceğini belirtmektedir.
Bebek kendi odasına geçtiğinde ışık açık bırakılmamalıdır.
Bebeklerin gözleri parlak ışığa karşı hassastır.
Çünkü bebek ışık kaldığında uykuya dalamayabilir, bebeğin konforlu ve rahat bir şekilde uyuması adına bebek uyurken ışık kapatılmalıdır ve uykudayken ışık açılmamalıdır.
Bebeklere doğdukları zaman zarfından itibaren D vitamini mutlaka verilmelidir.
Bebek 1 yaşına gelene kadar D vitamini verilmeye devam edilmelidir,
sonrasında ise tercihen 3 yaşına kadar D vitamini verilmeye devam edilebilir.
D vitamini gebelik ve emzirme döneminde annelerinde alması gereken vitaminlerdendir.
Bebekler D vitamini almadığı takdirde, büyüme geriliği, kemik yapısında bozukluklar, kemiklerin zayıflaması gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
D vitamini kullanmayarak bebeği güneşe maruz bırakmak doğru değildir.
Bebekler güneş ışığına kademeli şekilde alıştırılmalıdır, 10-15 dakikadan fazla güneş ışığında kalmamalılardır. Ayrıca D vitamini kullanılmaya devam edilmelidir.
Bebeklere D vitamini günün herhangi bir saatinde verilebilir. D vitamini eksikliklerinin belirtileri ise; iştah kaybı, kas güçsüzlüğü, solunum problemleri, huzursuzluk olarak gün yüzüne çıkabilir.